Tarihçe

“Beneteau olarak biz, çoğunluğu bir ailenin üyelerinden oluşan en eski tekne üreticisiyiz. Bizim hikayemiz son elli yıldır pek çok kez anlatıldı, anlayabilmek için, şirket değerlerimizi kavrayabilmeniz ve köklerine dönmeniz gerekir, çünkü bu hikaye devamlılık ve gelişimden başka bir şey değildir.” - Annette ROUX

1884

BENJAMIN BÉNÉTEAU

Benjamin’in kaderi sıra dışı olacaktı. St-Gilles’de küçük imkanlara sahip büyük bir ailede doğdu. 6 yaşında amcalarından biri olan François Houyère tarafından evlat edinildi. Yalnız bir adamdı, denize, maceraya ve teknelere olan tutkusunu evlat edindiği oğluna da aktardı. Ancak Benjamin 12 yaşında Eliza gemisine miço oldu. Tekne inşa etme hayaline en yakın arkadaşının babasının tersanesinde başlayacaktı. Kararlılığı amcasını ikna edecek ve 1879'un sonlarına doğru askerlik hizmeti için Rochefort'a girecekti.

Köprünün yanında Quai des Greniers’de, büyükbabamız 1884 yılında kurmuş olduğu tersaneye elbette kendi adını verdi: BENETEAU

O zamanlar tüm yelkenli tekneler “yelkenli ufak gemi”, “balıkçı gemisi” gibi isimlerle anılıyorken, balıkçı teknesi gibi teknelerin ise performansı kimin balıklarını en iyi fiyata satabilmek için limana en önce girdiğine göre değerlendiriliyordu. Bu nedenle ve sonrasındaki diğer pek çok nedenden dolayı, bu performans arayışı mimarlar ve üreticiler için merkezi olarak kalacak ve onların kendilerini aşmalarına yol açacaktı; asla tatmin olmadan, sürekli olarak kendini yenileyerek.

1909 yılında, teknelerde motora ihtiyaç duyuldu ve maliyeti, sonuçları ne olursa olsun, bölgedeki ilk motorlu balıkçı teknesini tasarlayacaktı.

Hiç müşteri bulamadı. Her şeye rağmen, bir tekne sahibi oldu. O buna Vainqueur des Jaloux (Kıskançların Galibi) adını verdi. O zamanlar Croix-de-Vie’de büyük bir sardalya balıkçı iskelesi vardı ve on civarında sardalya konserve fabrikası bulunuyordu. Kadınlar motor sesinin balıkları korkutacağına inandılar ve çalışmayı bırakıp Benjamin’i ellerinde taşlar ile beklemeye başladılar. Atlı polisler Les Sables d’Olonne ve La Rochesur-Yon’dan getirildi. Birkaç ay süren bu tartışma elbette bir sonuca bağlandı ve büyükbabamız inşa ettiği ikinci motorgücü ile çalışan sardalya balıkçı teknesine “La Paix” (Barış) adını verdi.

1928

AİLEMİZ

Ve sonra Büyük Savaş araya girdi. Tersane 1928 yılında yeniden yola çıkacaktı, annesi ve babasını kaybettikten sonra ve o zamanlar 21 yaşında olan Benjamin'in tek oğlu André Bénéteau'nun tersaneyi devralma zamanı gelmişti.

Benjamin’in yokluğu St-Gilles-Croix-de-Vie sakinleri tarafından tersanenin sonu olarak düşünüldü. Kuşkusuz, babamız en büyük yelkencilerimizden birinin sıklıkla söylediği gibi “suskun” biriydi ancak babam resim çizebilme yeteneğine sahipti.

Bir balıkçı ona inandı ve bir kulübenin altında ilk balıkçı teknesini çizip inşa etti. Bu hikayeyi eski tanıdıklardan bizzat dinlediğimde henüz çok gençtim. Dediklerine göre tekne ilk suya indiğinde halkın geleneksel olarak etkinliğe katılmak için toplandığını ve bu balıkçı teknesinin zarafeti karşısında şaşkına dönmüşler. Beneteau tersanesi yeniden faaliyete geçti!

Ardından İkinci Dünya Savaşı başladı, aynı dönemde birkaç yol arkadaşı da ayrıldı. Babamız, annemiz Georgina ile evlendi ve abimiz André 1934 yılında dünyaya geldi. Tersane açıldığından beri orada olan ve savaş nedeniyle ayrılan birkaç kişi geri döndü ve tersane 1960’ların sonuna dek tam gaz devam edecek istisnai bir perioda girdi.

Erkek ve kız kardeşlerim ile benim o döneme ait çok güzel hatıralarımız var. Hiç şüphesiz mütevazı bir ailemiz vardı ve maliyet fiyatları babamın tutkuları ile örtüşmüyordu ama nasıl bir hayat okuluydu o! Bizim için her şey Pazar günü ormanda meşe ağaçlarını seçmemizle başladı. Bu bizi dışarıya taşıdı ama ağaç seçmek neredeyse dini bir andı, aynı onların Quai des Greniers’e gelişleri ve kesilişleri gibi ve her defasında çok sayıda yalancı odun bulmanın stresini de beraberinde getirirdi, bu durumda her şeye yeniden başlamamız gerekiyordu.

Biz hep beraber aile olarak yaşadık; çocuklar, akrabalar, çalışanlar, müşteriler ve ben o dönemde bundan daha iyi bir ticaret yapan bir tekne üreticisi görmedim. Elbette, biz de her şeyi bu şekilde öğrendik.

Tarihimizin bu sayfasında annemin rolünü sessizlik geçememe. Babamız bir sanatçı olarak kabul edilmesine ve saygı duyulmasına rağmen annemiz “Patron” dur. Ay sonunda karşılaştığı güçlüklerle aynı zamanda işçilerin kendilerini yaralaması gibi durumlarla karşılaşıyor ve annem yaraları sarıyordu. Her şeyi biliyordu ve daha önemlisi her şeyle karşılaşmıştı. Eğer iyi bir örneğe bakarak öğrenebiliyorsan bundan daha iyi bir kadın düşünemezdik, bu bir elli boyundaki muhteşem kadından daha iyisini hayal edemezdik.

1962-1964

GEÇMİŞ YILLAR

Sadece bu döneme ait izlenimlerimi hatırlayabiliyorum. Tüm gürültüler kesilmiş, çalışanlarımız her zaman olduğu gibi fısıldamıyor, ebevynlerimiz sessizlik içinde, müşteri ziyaretleri seyrek hale gelmiş ve bankacı daha sık ziyaret etmeye başlamıştı. Bu güzel ticaret dönemi bitiyordu ve biz bunun başlangıcını tecrübe ediyorduk, aynı zamanda balıkçılıktaki düşüşü de.

Abimiz André’nin tutkusu çizim yapmaktı. Maalesef geriye çizecek hiçbir şey kalmamıştı. Ailemizin hala bakması gereken 3 çocuğu vardı ve 17 tane gemi marangozu arkadaşımız. Gemi marangozlarına yeni işler nasıl bulursunuz?

1964

YELKEN ENDÜSTRİSİNİN BAŞLAYIŞI

Birçok kişi bizim şanslı olduğumuzu söyledi. Şahsen ben kaderin işaretlerini görebiliyorum. Sonradan eşim olacak adam ile tanıştığımda neyin yanlış neyin henüz söylenmemiş olduğunu fark ettim ve şahsen hayatın bana bir mesaj verdiğini düşündüm. O zamanlar daha 22 yaşımda bile değildim ve 1960’larda bir kadındım. Geleneksel esnaf çevresinde ailelerinde patron kadın olmasına sıkça rastlanmasına rağmen “iş kadınları” az rastlanır bir şeydi, az tanınıyordu.

Aynı zamanda yeni bir malzeme bilgisi ortaya çıktı: polyester. Babamın düşüncesi polyester balıkçı tekneleri üretmekti. Ve kardeşim André ile beraber 1963 yılında bunu yaptılar.

Bu iş balıkçılara teknelerimizi satmak için denizcilik kooperatiflerini ziyaret ederek ve onları Lorient Bienalinde sergileyerek, böylece gelecekte ki bayilerimiz tarafından fark edilmemizi sağlayarak oldu. 3.60 metrelik sardalya balıkçı teknesi Guppy, 4.30 metrelik Flétan, 5.80 metrelik lale şeklindeki sürat teknesi ise babamız tarafından tasarlanan son tekne; Ombrine.

Aslında biz,  gezi amaçlı balıkçı tekneleri olarak anılacak tamamen yeni bir pazar segmenti yaratmıştık, ancak bunu henüz bilmiyorduk.

Challans’ta hali hazırda bir şirket yöneticisi olan eşim Louis- Claude’u anmalıyım, beni cesaretlendirmekle kalmayıp yardım da edeceğine söz vererek, vefatına kadar desteğine devam etti. Louis-Claude bir inşaatçıydı. Beneteau’yu geliştirmek bizim için inanılmaz bir zevk ve harika bir suç ortaklıklığıydı. Bu karşılaşma olmasaydı, bugün bu satırları yazıyor olmazdım.

Ayrıca kardeşim Andre’nin de hakkını vermeliyim. Aramızda 8 yaş var. Biz ailenin en yetişkinleriydik ve çok kısa bir sürede bu durumun ne demek olduğunu anladık. Herkes kendi pozisyonunu aldı ve tüm hayatlarımız boyunca aile işine duyduğumuz sevgi, genellikle bencillikten kaynaklanan kavgalara karşı en iyi kalkanımız oldu.

1965-1972

FIRST SERİSİ

Ocak 1965: İlk Paris tekne fuarımız. André ve eşi Mimie ile benim için oldukça stresliydi. Başka hiçbir tekne bizimki gibi görünmüyordu ve başkente alışık olmadığımız için oraya ait olmadığımızı hissetmiştik. Yine de açılıştan sadece birkaç saat sonra üç iş adamı kendilerini tanıttı ve teknelerimizin onların müşterilerinin tam aradığı şey olduğunu ve başka hiçbir üreticinin bunu üretmeyi kabul etmediğini söyledi. Biri Morbihan'ı, diğeri Finistère'yi ve üçüncüsü Côtes du Nord 'u (Côtes d’Armor) istedi. Toplamda, onların siparişi bizim ekibimiz için birkaç aylık çalışma demekti. Eşimle birkaç dakika konuştuktan sonra seçim yapılmıştı. Teknelerimizi, Jeanneau dışında hiç kimsenin yapmadığı bu ağ vasıtasıyla dağıtacaktık.

Sonraki yedi yıl süresince hesaplarımızı dengeledik, balıkçılığın bitişi ile ortaya çıkan durumu sübvanse ettik aynı zamanda tüm tekne marangozlarımıza tek tek yeni işler bulduk. Aynı zamanda müşterilerimizi dinledik ve yalnızca yeni ürünler için yatırım yaptık, onların daha büyük tekneler alma isteklerini yerine getirdik. Bu şekilde Guppy, Flétan, Capelan, Cabochard, Galion, Forban, Kerlouan, Baroudeur ve Ombrine doğdu: 3.60 metreden 5.80 metreye kadar tek bir segment.

Kardeşim André çizim masasındaydı, babam prototipler konusunda danışmanlık yapıyordu, genç olanlar büyüyordu ve ailemiz yeniden mutluydu!

1972

İLK YATIRIM

1972 harika bir yıldı! Yeni yakalayabildiğimiz finansal istikrar sayesinde önce iş gücüne ardından da mütevazı ancak gerçekten yarı endüstriyel üretim yapabileceğimiz ilk fabrikamıza yatırım yapacaktık.

 

Gezi amaçlı balıkçı teknesini geliştirmek istedik. Müşterilerimiz yelken yapmayı öğrenmişlerdi, teknede konforlu olmak ve salondan denizi görebilmek için daha büyük tekneler istiyorlardı. Yeni bir seri üretmeye başlamaktan daha zor bir şey yoktur. Kardeşim André bizi dinledi ve aylarca düşündükten sonra, Almanya’da bir tekne fuarını ziyaret ederken restoranda bulduğu bir kâğıt peçete üzerine çizdiği tekneyi gösterip “işte istediğin tekne!” dedi.  Bu Evasion 32,  ardından daha sonra ki Evasion 37 ve Evasion 28 versiyonları olacaktı.

Daha sonra Commequiers’de, özellikle o zamanlar yelken piyasasının ihtiyaç duyacağı en büyük boy tekneleri  üretmeye yetecek büyüklükte yeni bir üretim tesisi kurduk. Aynı zamanda motoryatlar için Ombrine’den esinlenilerek Antares serisi oluşturuldu ve her zaman balıkçı teknelerine karşı özel bir sevgisi olan André tarafından tasarlandı.

Küçük erkek kardeşimiz Yvon şirkete katıldı. Tüm yaşamı boyunca üretim süreci tutkusu olmuştu ve bizim en iyi uzmanlarımızdan biri olacaktı.

1976

KARAR YILI

O dönemde geziı teknesi segmentinde ciddi bir pazar payımız vardı; binlerce müşteri onlarla yelken yaptı ancak daha hızlı gitmek isteyenlerden bazıları bizi terk etti. Büyük regetta yarışçısı François, yüksek performanslı bir yelkenli tasarlamayı düşündü. André onu çizmek istedi, ancak bu alanda farklı deneyime sahip mimarların olduğunu biliyorduk. Bir Beneteau tekne nasıl dışarıdan gelecek bir mimar tarafından çizilebilirdi? Şans bizimleydi. Kalıpları sipariş ettik ve tekne Half Ton Cup’ı kazanmak üzere tasarlandı ve sözünü tutup kupayı aldı.

André Mauric ile beraber yelken planı, salma, iç plan ve güvertenin şeklini değiştirdik ve ismini First koyduk. Kimse bunu beklemiyordu. First’ü Paris Boat Show’da sergiledik ve bu bir devrim niteliğindeydi. Bir efsaneye dönüşecekti. Bu, ihracatın yolunu gerçekten açacak olan tekneydi.

Bu muhteşem başarı sayesinde, yeni üretim alanları inşa etme imkanı bulduk ve tamamı Béri tasarım ofisi tarafından tasarlanan, eşim tarafından kurulmuş ve yönetilmiş olan tasarım ofisi daha sonra aile holdingimiz haline geldi.

1980

BÜYÜME

Fabrikadaki motor yat ekibi Cees Van Der Velden 2 isimli bir katamaranı geliştirmek ile görevlendirilmişti ve bu tekne Beneteau renklerini dalgalandırarak “PARIS 6 hours” ödülünü kazanarak birinci olmuştu. O sırada üretim yapan meslektaşlarımızın ve arkadaşlarımızın yüzlerini hala hatırlayabiliyorum. Deneyimsiz 'denizciler' olarak bu yarışı bir motorlu tekneyle nasıl kazanabiliriz?

Aynı zamanda Flyer serisi doğmuş ve ilk modeller Paris Boat Show’da sergilenmişti.

Tekne sektöründe Admiral’s Cup zamanıydı ve Jean-René Banwart tarafından yönetilen ortağımız Corum ile birlikte yeni gövdeler denedik ve dünyanın en iyi mimarlarını tespit ettik. Bu sayede müşterilerimize en iyi tekneleri sunmamızı ve ilerlememizi sağlayacak, First Evolution, Lady B, First Lady gibi farklı prototipler geliştirdik.

Tüm bu süreç boyunca müşterilerimize büyük özen göstermeye devam ettik, onların taleplerini dinledik, toplantılar düzenledik (bu fikri motosiklet dünyasından almıştım). Elbette aynı zamanda gelecek müşterilerimizi de düşünüyorduk. Europe 1 ve RTL gibi radyo kanalları ile anlaşmalar yaptık. Düzenledikleri “tournées des plages” (plaj turu) organizasyonunda onlara eşlik ettik ve aralarında Michel Drucker, Carlos, Thierry Le Luron gibi ünlülerinde olduğu pek çok kişinin denize çıkmaktan keyif almayı keşfetmesine zevkle eşlik ettik.

1981-1986

REFAH YILLARI

Bu on yıl belirleyici olacaktı. Elbette 1970’lerden itibaren imkanlarımız el verdiğince ihracata yatırım yapıyorduk, özellikle Avrupa ülkelerinde bayi ağları kurarak, yalnızca Amerika’da Annapolis’de 1976 yılında bir yan kuruluş açmıştık. Bunu yapmamızdaki amaç markamızı kurmanın yanı sıra Amerikan tüketicisinin zevklerini de anlayabilmekti.

Bu beş yıl boyunca yan kuruluşlar açmaya ve ürün geliştirmeye devam ettik. Gelişen tekne kiralama firmalarının ilgisini çekmeye başlamıştık, dünyanın en büyük tekne kiralama firması Moorings Ginnie ve Charly Carry isimli harika bir çifte aitti. Daha sonra çok iyi arkadaş olduğumuz bu çift ile birlikte kiralamaya uygun ilk teknelerimizi tasarladık. 13.50 metre boyundaki Idylle bu şekilde ortaya çıktı. Bir bakıma bu teknenin Oceanis serisinin temelini hazırladığını da söyleyebiliriz.

1982 aynı zamanda yeni bir sınıfın piyasaya sürüldüğü yıl oldu. Jean-Marie Finot tarafından tasarlanan     one-design First Class 8, yirmi yılı aşkın bir süredir 1000’e yakın teknenin yarıştığı bu alanda ilk Fransız one-design tekne oldu.

Sonrasında bu seriyi, “liderlerin yarışı” olarak bilinen politikacıları ve önde gelen şirketlerin yöneticilerini yarışırken gördüğümüz Marsilya’daki organizasyonda yer alan First Class 10 ve 12 izledi.

1984. Beneteau’nun kuruluşunun 100. yıl dönümü nedeniyle borsada yer almaya başlayacaktık. Planladığımız birçok yatırım projelerini de göz önünde bulundurduğumuzda, finansal organizasyonumuzu güçlendirmemiz gerekiyordu. Bu nedenle ilk Finans Müdürümüzü ekibimize kattık.

1985’te Challans’taki yeni fabrikamızın yanı sıra, yurtdışındaki ilk fabrikamızı önemli satış hacmine ulaşan Amerika Birleşik Devletleri’nde kurmaya başladık. Fabrika doğu kıyısının merkezinde yer alacaktı. Carolinas bu iş için bize çok uygun göründü. Fransızlar için Amerika’da endüstriyel bir girişim yapmak oldukça iddialı bir düşünceydi. Birçok grup bu tarz girişimlerden vazgeçmek zorunda kalmıştı, ama biz bir saniye bile tereddüt etmedik.

OCEANIS'İN DOĞUŞU

Mükemmel bir gezi teknesi, sevdiklerinizle geçirdiğiniz keyifli zamanların bir yansımasıdır. Francois Chalain, Philippe Briand 3’ü seçecekti ve birlikte Oceanis 350 ve 430’u tasarlayacaklardı. Bahisler kapandı ve başarı hemen geldi. Üretim bantları yeniden dolacaktı.

FIRST YENİDEN SAHNEDE

First nasıl yeniden canlandırılabilirdi? Yardıma ihtiyacımız vardı! Francois bir gün Costes kafede eşi Odile ile akşam yemeği yerken, aklına Philippe Starck geldi. Starck ile Paris’te tanışmıştım ve teknelerin onun uzmanlık alanı olduğu gerçeğini gizlememişti. Sonrasında Montfort-l’Amaury’deki bahçesine 35 feet bir tekne bırakmamızı önererek, teknede birkaç akşam vakit geçirmenin onu çok mutlu edeceğini ve ancak böyle bir deneyimden sonra bize cevap verebileceğini söyledi. Yaklaşımı sıra dışı olmasına rağmen,  isteğini First 35 ile karşıladık, iki arka kabin ile tasarlanan ilk tekne, François Chalain ve Jean Berret arasındaki işbirliğinin meyvesi.  Ve sonra beklemeye başladık. Sonrasında diyebilirim ki geri dönüş yaptığında, derin bir nefes aldık!

First 35, bu keyifli, verimli ve profesyonel atmosferde doğdu. 1987’de Paris Boat Show’da ilk kez gösterildi, bu da neşemizi ve kendimizi aşma arzusunu geri getirdi, bu dönemle ilgili anektodları ve duyguları sayfalarca yazı yazabilirim. Ne büyük bir şoktu! Müşterilerden biri tekneye hayran kalırken bir diğeri ondan nefret etmişti. Bu bir sorun değildi, çünkü üretim tam bir başarıydı ve Starck bizim gelişimimize sadece yardım etmekle kalmamış, bize uzmanlık katmıştı. Starck şu an dünyadaki en büyük yatlardan birinin tasarımcısı olduğu bir dünya keşfetti!

1989

FİGARO YILI

Her zaman yelkenciliği teşvik ettiğimizden, bu yıl ilk Figaro Class 1’in yılı olacaktı. Geleneksel olarak tek tip teknelerle devam eden -eskiden Course de l’Aurore - Figaro Yarışı, one-design tekne yarışına evrilmişti. First'ün piyasaya çıktığı günden bu yana takip ettiğimiz bu yarıştan, (Michel Malinovsky 'nin yarışı kazanıp büyük üne kavuştuğu yarış) yoksun olamazdık.

Beneteau ve Jean-Marie Finot tarafından sunulan proje yarışı kazandı. Bu one-design teknelerin üretim hakkını biz almıştık. Figaro ile sonrasında açık deniz yarışlarına katılacak yeni yelkencilerin doğmasına hizmet ederken, Fransız yelkencilerin yarış alanındaki şöhretini koruyacaktık. 

1990

YARATICILIK

Ekonomik krizin tekne endüstirisindeki etkileri devam ederken, biz First için yaratıcı araştırmalarımıza devam ettik. Paris Boat Show’da marka sadakatine inandığımız İtalyan bir müşterimiz bir konuda dikkatimizi çekmişti. Pininfarina’nın önemli bir tasarımcısı olan bu müşterimiz, tüm teknelerin birbirine benzediği şu ortamda "artık hayal edemeyeceğini" söylemişti. Özellikle otomotiv endüstrisinde değişen çizgilerden bahsetti ve bizim hatlarımızı çok keskin bulduğunu dile getirdi. 

Pininfarina ailesi muhteşem, bunu söylemek zorundayım. Sergio otomotiv endüstrisindeki müşterilerin beklentileri ile bizimkiler arasında fark olduğunu çok iyi biliyordu fakat elindeki tüm olanakları bize açtı ve ekibimizle birlikte esnek çizgiler yarattılar. First 45 gelecekteki güverte formunu yavaş yavaş alırken, bir kez daha bir mucizeye şahit oluyordum.

Tasarımcıların yetenekleri beni her zaman büyülemiştir. Bu model daha hiçbir fuarda sergilenmeden büyük satış rakamlarına ulaştı. Bugün dahi marinada bir First 45 gördüğümde aynı heyecanı duyuyorum. Muhtemelen objektif olamıyorum ama First 45’lerin modası hiç geçmiyor.

1980’leri anlatmayı bitirmeden önce, balıkçılıktan bahsetmek istiyorum. Profesyonel balıkçı olan müşterilerimizi yüzüstü bırakamazdık, bu yüzden onlar bu dönemde kademeli olarak ahşaptan polyestere geçtiler. Faaliyetlerimizi ayırmak için Vendée’deki son ahşap üreticilerinden birinin, Noirmoutier'deki  Gendron ahşap deposunu satın aldık. Burada üstün kalitede bir iş gücü ile karşılaştık ve balıkçılık tabii ki bizim büyük ağabeyimizin gerçek tutkusuydu. 22 metreye kadar tekne üretimini,  ekonomik açıdan artık makul olmadığını kabul etmek zorunda kalana kadar gerçekleştirmeye devam edecektik.

1991-2001

KRİZ YILLARI, HATIRLAYIŞ VE BÜYÜME

1991’deki ekonomik kriz içerisinde, dünyada ki tüm rakipler kendilerini eşit koşullarda buldular. Hiçbir işaret olmadığında bir krizi nasıl yönetirdiniz? Bazısı şirketlerini lidersiz bırakarak matematiksel olarak yönetecekti, bazısı kuşkucu ve eleştirel bir tavırla daha insani reaksiyonlar alacak, bazısı ise hiçbir şey yapmayacaktı.

Biz bu sürecin üstesinden hep birlikte haraket ederek geldik. Çalışanlarımıza ve onların sağduyularına güvendik. Zor olmasının yanı sıra bu dönem bir şeyleri sorguladığımız, farkındalığın arttığı ve yeniden örgütlenmenin yaşandığı bir dönem oldu.

 

Yine bu dönemde, Beneteau ruhunu yaşatan kişileri kaybettiğimiz bir dönemdi.  Annemiz Madame Bénéteau ve eşim Louis-Calude Roux’u kaybettim. Eşimin ölümüyle birkaç saniye içinde iki çocuğum, Roux'un işi ve çılgına dönmüş çalışanları ile başbaşa kalmıştım. Ardından kardeşimiz Andre, yetenekli ve sadık Francois Chalain ve karısı... Bu aile başarısını anlatırken hepsine bir kez daha hürmetlerimi sunmak isterim.

1992’de ilk dış büyüme hamlemizi yaptık. Marinaların gelişimi, Fransa denizaşırı bölgeleri akıl almaz turist akını gibi gelişmelerden bağımsız olarak, çeşitli vergilerin kaldırılması Fransa’da yeni küçük tersanelerin ortaya çıkmasına fırsat verdi. CNB, Bordeaux’da bu şekilde kuruldu.

1994’te, O’Hara bizim ilk farklılaşma stratejimizdi. Fikir benim değildi ama gelecek vadediyordu. Bu projeyi, şirketten sadık birkaç arkadaş ile hayata geçirecek ve adı O’Hara olacaktı. Bizi harekete geçiren, çeşitlenmeye giderek tekne endüstrisindeki sıkıntılı süreçlerde piyasadaki şoklardan etkilenme oranımızı yumuşatmak istememizdi. Aslında, Amerika’nın eski güney yerleşiminden etkilenerek kamp dünyasında devrim yaratacak mini mobil evler yaratmıştık. Daha sonra rakibimiz IRM, bize katıldı ve yılda 14.000’i aşkın ev ürettik.

1995’te Jeanneau dış büyümemizin ikinci kısmıydı. Uzun yıllardır süre gelen rekabetin böyle bir barış ile sonlanması bizim ve muhtemelen Fransız tekne endüstrisi için önemli bir tarihsel dönüm noktasıydı.

Zorlu bir savaş olacaktı. Paris idari makamları, tekne endüstrisini yeniden yapılandırma kararı almıştı.
Bu yeniden yapılandırmada bizim geleceğimizi belirlediler, ama buna hakları var mıydı? Bu gelişmelerden Paris Boat Show’da bir arkadaşım sayesinde haberdar oldum ama artık çok geçti. Gerçekten çok öfkelenmiştim. Hemen Vendee’ye döndüm, daha iyi düşünebilmek adına kendimi izole ettim ve bir kez daha avukatımı aradım. Manevraları iyi düşünülmemişti bu yüzden atağa geçmemize izin verdi. Mahkeme teklifimizi sunmamız için bize bir hafta daha verdi. Sonrasında özetle, duruşma tamamlandı, La Roche-sur-Yon Mahkemesi bizim projemizi kabul etti. Her şey bitip eve döndüğümde çok yorgundum ve sadece çocuklarımın beni görünce gülümseyen yüzlerini hatırlıyorum.

Geçen bu iki senede, bu birlik benim için çok şey ifade ediyordu. Aynı problemle karşılaşmış iki aile, iki şirket aynı dili konuşuyordu. Bir gün önce birbirlerinden daha iyi olduklarını düşünen iki ayrı ekipken, bugün avantaj ve dezavantajları olduğunu keşfetmişlerdi. Bu nedenle biz, her iki ekibinde avantajlarına odaklanıp, dezavantajları göz ardı etmeye karar vermiştik. Birlikte piyasanın güçlü bir şekilde yeniden canlanışını deneyimledik ve yeni deneyimli insanlarla ileriye adım attık.

2003-2004

ŞAHISLARIN ÖTESİNDE SÜREKLİLİĞİ SAĞLAMAK

İş hacimleri kriz zamanlarında gelişiyordu. BENETEAU BoatYard, BENETEAU Group ‘a dönüştü. Sonrasında merkezlerimizi nerelerde konumlandıracağız sorusu ortaya çıktı. Les Embruns Restaurant’ını alınca, merkezimiz St-Gilles-Croix-de-Vie oldu. İşlerimizin çoğunu burada gerçekleştirmiştik, babamız bizler henüz çocukken son trawlerını denize indirmeden önce bizi buraya getirmişti.

2004. Her şey iyi gidiyordu. Gelişimimiz muhteşemdi. Yeni fabrikalar kuruyor, mevcut üretim alanlarımızı Yvon Bénéteau liderliğindeki Beri tasarım ofisi ile yeniliyorduk. Pazar payımızı arttırıyorduk ama artık küçük bir aile şirketi değildik. Bana gelince, geçen 40 yıl içinde hayat bana başarı ile gelen sorunlar hakkında çok şey öğretti ve bu alanda geleceğe dair önlemler almak benim sorumluluğumdu.

Bu sebeple bu önemli ve zor kararı verdim. Grubun gelecekteki devamlılığını güvenceye alabilmek için şahısların ötesinde gerçek bir yönetim grubu kurmak gerekiyordu. Bu yapıyı kurmak, çalışanlarımıza, müşterilerimize, tedarikçilerimize ve bize güvenen hissedarlara karşı görevimizdir.

Bu yönetim organı çoğunluğu aile üyelerinden oluşan Yönetim Kurulu ve şimdiye kadar aileden gelen bir Genel Müdürden oluşuyor. Ayrıca, Denetim Kurulundan oluşan çok özel alanlarda yetenekli olan kişilerin de rol aldığı operasyonel bir yönetim kurulundan oluşacaktır.